Türkiye'nin Nüfus Krizi: McKinsey Raporu ve Gelecek Beklentileri
ABD'li danışmanlık şirketi McKinsey'in doğurganlık hızı krizine ilişkin raporunda Türkiye'nin 2100 yılı nüfusunda büyük düşüş beklendiği ifade edildi. Türkiye'de doğum oranları kritik eşiğe geldi. Sağlıklı bir nüfus yapısı için Nüfus Politikaları Kurulu oluşturulurken, nüfus artışına katkı için bazı teşvikler de açıklandı.
McKinsey Raporunun Ana Hatları
McKinsey Global Institute tarafından hazırlanan rapora göre, dünya nüfusunun üçte ikisi doğurganlığın düşük kaldığı ülkelerde yaşıyor. Düşen doğum oranları, büyük küresel ekonomileri nüfus çöküşüne doğru götürüyor. 2100 yılına kadar bazı ülkelerin nüfusu yüzde 20-50 oranında azalabilir. İnsanlar daha az çocuk sahibi oldukça, dünyanın büyük bir kısmı gençlik açığı ile karşı karşıya kalıyor.
McKinsey'in raporunda Türkiye'nin doğurganlık krizi nedeniyle büyük nüfus kaybı yaşayacak ülkeler arasında yer aldığı belirtiliyor. Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasında en büyük nüfus kaybı yaşayacak ülke olarak öne çıkıyor. 2100 yılına gelindiğinde Türkiye'nin nüfusunun yüzde 25 oranında azalarak 65 milyona düşeceği ifade ediliyor.
TÜİK Verileri ve Gelecek Senaryoları
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz yıl Türkiye'nin nüfusuna ilişkin araştırmalarını paylaşmıştı. TÜİK araştırmasının sonuçlarına göre, Türkiye'nin varsayılan senaryolara göre nüfusu 2030'da 88 milyon 188 bin 221 kişi, 2050'de ise 93 milyon 774 bin 618 kişi olması bekleniyor. Ancak nüfusun 2050'den itibaren düşüşe geçeceği ifade ediliyor.
McKinsey'e göre Türkiye, her ne kadar nüfus kaybında başı çekse de, halen nispeten genç bir nüfusa sahip olması nedeniyle Batılı gelişmiş ülkelerin ortalama destek oranına ancak 18 yıl sonra ulaşacak. Türkiye'nin nüfusunun 2100'de 55 milyonun altına düşmesi bekleniyor. Doğurganlığı artırıcı tedbirlerin etkili olacağını varsayan yüksek senaryoya göre ise Türkiye nüfusunun 2056'da 100 milyonun üzerine çıkacağı öngörülüyor.