Ekrem İmamoğlu'na Yönelik Soruşturma Süreci ve Tepkileri
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Ekrem İmamoğlu'na yönelik soruşturma sürecini başlattı. İmamoğlu, kendisine yöneltilen suçlamaları ahlaksız bulduğunu belirtti. Siyasi müdahale iddiaları gündemde.
İmamoğlu'na Yönelik Sorular
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Ekrem İmamoğlu'na çeşitli sorular yöneltti. Bu sorular arasında, İmamoğlu'nun pasaport alıp almadığı, yurtdışına yasal ya da yasadışı çıkıp çıkmadığı ve hakkında işlem yapılıp yapılmadığı gibi konular yer aldı. Ayrıca, terör örgütünde aktif olarak faaliyet yürüten akrabalarının olup olmadığı da sorgulandı. İmamoğlu, bu sorulara verdiği tepkiyi sorgu tutanağında ifade etti.
İmamoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milleti aşığı bir kişiyim. Hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışmam. Bu soruların ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum” diyerek, kendisine yöneltilen suçlamaların ciddiyetini sorguladı. Bu durum, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı ve İmamoğlu'nun durumu hakkında çeşitli spekülasyonlar ortaya çıktı.
Kasıtlı İtibarsızlaştırma İddiası
İmamoğlu, AKP'nin İstanbul'da kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturmayı, “kasıtlı itibarsızlaştırma süreci” olarak değerlendirdi. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) görevini yapmadığını ve yürütülen soruşturmaların hakkaniyetli olmadığını belirtti. İmamoğlu, “Sonuçta işlem yapılan insanların içinde devlet memuru dahi vardır” diyerek, durumun ciddiyetine dikkat çekti.
Bu süreçte, YSK'ya bildirilen listelerde terör bağlantılı kişilerin bulunmasına rağmen, soruşturmanın başlatılmasını “kasıtlı ve yargı üzerinden siyasi müdahale” olarak değerlendirdi. İmamoğlu, bu tür uygulamaların Türkiye'nin itibarını zedelediğini vurguladı ve hukukun üstünlüğüne olan inancını sorguladı.
Telefon Konuşmaları ve Terör Bağlantıları
İmamoğlu, terörle iltisaklı kişilerin kendisini aradığını ve bu durumun tehlikeli olduğunu ifade etti. “Savcılık, bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin belli olduğu bir detaya sahipse, Türkiye’deki GSM operatör firmalara bir uyarıda bulunarak bu kişiler birini aradığında ‘Terör örgütü üyesi sizi arıyor’ şeklinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır” dedi. Bu açıklama, kamuoyunda büyük bir tartışma yarattı.
İmamoğlu, kendisine yönelik tehditlerin kasıtlı bir pusu stratejisi olduğunu düşündüğünü belirtti. Bu durum, Türkiye'deki siyasi atmosferin ne kadar gergin olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İmamoğlu'nun bu açıklamaları, terörle mücadele konusundaki hassasiyetleri artırdı.
Gizli Tanık İddiaları ve Tepkiler
İmamoğlu, terör örgütüyle iltisaklı olduğu öne sürülen kişilerin belediyede işe alındığı iddialarını yalanladı. “Tümü ile yalan iftira, uydurma” diyerek, bu iddiaların seviyesinin çok düşük olduğunu ifade etti. Yüce Türk yargısının gizli tanık yöntemini tercih etmesini eleştirdi ve bu durumun kendisini derin üzüntüye sevk ettiğini belirtti.
İmamoğlu, daha önce hakkındaki soruşturmaların dönemin İçişleri Bakanı tarafından yürütüldüğünü ve bu süreçte bir dava açılmadığını hatırlattı. Gizli tanık dinlemek yerine, soruşturma dosyasını hazırlayan savcılığın gerekli bilgileri temin edebilmesi gerektiğini vurguladı. Bu durum, yargı sistemine olan güveni sarsan bir etken olarak değerlendirildi.
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
İmamoğlu, yürütülen soruşturmaların içinin boş olduğunu ve ahlak sınırlarını aştığını belirtti. “En güçlü dayanağı gizli tanıklara bağlanmış” diyerek, bu durumun Türkiye'nin itibarını zedelediğini ifade etti. Ayrıca, bu süreçlerin tarihe kara bir leke olarak geçeceğini öngördü.
İmamoğlu, “Aksi taktirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır” diyerek, bu durumun toplum üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Türkiye'nin bir an önce bu süreçten kurtulması gerektiğini vurguladı. Bu açıklamalar, siyasi arenada önemli bir tartışma başlattı ve İmamoğlu'nun geleceği hakkında çeşitli spekülasyonlar ortaya çıkardı.