gazetedetaylari.com

Korumacılık ve Küresel Ekonomi: Şimşek'in Değerlendirmeleri

Blog Image
Şimşek, korumacılığın artışını ve küresel ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Türkiye'nin dayanıklılığı ve makroekonomik reformların önemi vurgulandı.

Korumacılık ve Küresel Ekonomi: Şimşek'in Değerlendirmeleri

Şimşek, Sapanca'da düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi'ne videolu mesaj gönderdi. Korumacılığın artışı ve küresel ekonomi üzerindeki belirsizlikler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Ticaret savaşları, son dönemde yoğunlaşan korumacılık tedbirleriyle birlikte küresel ekonomi politikalarındaki belirsizlikleri artırdı. Şimşek, korumacılığın yeni bir trend olmadığını, son 15 yılda ticarette kısıtlayıcı tedbirlerin arttığını belirtti. Geçen yıl ticaret kısıtlamalarının küresel finansal kriz öncesine göre tam 11 kat yükseldiğini ifade etti.

Korumacılığın Etkileri

Şimşek, ticaret savaşlarının devam etmesi halinde küresel büyümenin yüzde 3'ün altına gerileme olasılığının yüksek olduğunu vurguladı. Korumacılığın artmasının temel sebebinin ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet olduğunu söyledi. Türkiye, bu ortamda benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konumda bulunuyor. İhracata olan bağımlılığın oldukça düştüğünü belirten Şimşek, büyümeyi yönlendiren asıl unsurun iç talep olduğunu ifade etti.

Mal ihracatının milli gelir içindeki payının yaklaşık yüzde 20 olduğunu belirten Şimşek, içe kapanan dünya düzeninde Türkiye'nin etkilenme düzeyinin daha sınırlı olabileceğini vurguladı. Ancak bu durumun hiç etkilenmeyeceğimiz anlamına gelmediğini, sadece diğer ülkelere kıyasla daha sınırlı etkileneceğimizi belirtti. Türkiye'nin ticaretinin büyük bir kısmını dost ve yakın ülkelerle yürüttüğünü de ekledi.

Ticaret Ortaklıkları ve Dayanıklılık

Şimşek, ihracatın yüzde 68'inin serbest ticaret anlaşmalarının olduğu ülkelere yapıldığını belirtti. Avrupa Birliği'nin, kural temelli ve çok taraflı ticaret sistemini savunduğunu ifade eden Şimşek, bunun Türkiye'yi dış şoklara karşı daha dayanıklı kıldığını söyledi. Ayrıca, arz fazlasının düşük fiyatlarla Türkiye'ye yönelme riski olduğuna dikkat çekti. Yatırımcıların risk iştahının azalmasının da yaşanan diğer bir dolaylı etki olduğunu belirtti.

Küresel değer zincirlerinin olumsuz etkilenmesi riskinin de büyük olduğunu ifade eden Şimşek, ABD'nin Türkiye'ye göre düşük tarife uygulamasının Asya'daki rakiplerine oranla bir avantaj sunduğunu değerlendirdi. Bu durum, Türkiye'nin ticaretinde önemli bir fırsat yaratabilir. Ancak, bu süreçte dikkatli olunması gerektiği vurgulandı.

Küresel Borçluluk Riski

Şimşek, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu diğer önemli riskin artan borçluluk olduğunu belirtti. Son 25 yılda küresel borcun milli gelire oranının 100 puandan fazla arttığını ve yüzde 328'e ulaştığını bildirdi. Bu borç seviyesinin düşük faiz ortamında daha yönetilebilir olduğunu ancak küresel faizlerin yükseldiği senaryoda birçok ülkenin zorlanabileceğini ifade etti.

Türkiye'nin toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 93 seviyesinde bulunduğunu ve bu oranın gelişmekte olan ülkeler ortalamasının altında kaldığını belirten Şimşek, demografik yapıdaki değişimlerin de önemli bir sorun olduğunu vurguladı. Yaşlı nüfusun hızla arttığını ifade eden Şimşek, küresel savunma harcamalarının da artış gösterdiğini belirtti.

Enflasyon ve Ekonomik İstikrar

Şimşek, enflasyonun son 10 aydır düşüş gösterdiğini ve bu düşüşün devam edeceğini belirtti. Dezenflasyon programının uygulanmasında kararlılık vurgulandı. Piyasalardaki son dalgalanmaların beklentileri kısa vadede bozmuş olabileceğini ancak hedef aralığının içinde kalınacağına inandığını ifade etti. Lirada sınırlı bir değer kaybı yaşandığını ancak iç talebin zayıf olması nedeniyle kur geçişkenliğinin düşük olmasının beklendiğini belirtti.

Petrol fiyatlarının ciddi şekilde gerilediğini ve bunun kur kaynaklı etkileri telafi edebileceğini ifade eden Şimşek, mali disiplinin önemine dikkat çekti. Harcama disiplininden taviz vermeyeceklerini belirten Şimşek, piyasalardaki son gelişmelerin Orta Vadeli Program'a kıyasla daha zayıf bir bütçe dengesine sebep olabileceğini söyledi.

Sonuç ve Gelecek Hedefleri

Şimşek, programla birlikte cari açığı azaltmayı ve uzun vadede yapısal cari fazla verebilen bir ekonomi haline gelmeyi hedeflediklerini bildirdi. Geçen yıl altın ithalatı hariç cari fazla verildiğini hatırlatan Şimşek, ılımlı bir büyüme ortamında artık cari açık vermeden büyüyebileceğimiz bir eşiğe yaklaştığımızı belirtti. Ancak hala atılması gereken adımlar olduğunu ifade etti.

Yeşil ve dijital dönüşüm ile sanayide verimlilik ve teknoloji odaklı dönüşümü gerçekleştirmek için program bileşenlerini devreye aldıklarını belirten Şimşek, piyasalardaki son gelişmelerin, özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşün, program hedeflerinin altında bir cari açığı ima ettiğini söyledi. Ekonomide dengelenmenin sağlandığını ve istihdamın güçlü seyrettiğini belirten Şimşek, uyguladıkları programla ülkenin dış kırılganlıklarını azalttıklarını ifade etti.